27 Ağustos 2008 Çarşamba

Sustum!!! Acilarim Konusuyor Yalniz....




Sustum!!!Acılarım Konuşuyor Yalnız

Bir ölünün yalnızlığındadır yüreğim
Yalnızlığın acısını koynumda taşırım
Firak olmuş,vuslat olmuş fark etmiyor artık
Sustum!Acılarım konuşuyor Yalnız…

Ayrılıktan payımı aldım,şahdamarlarım kesik
Kırık bir mızrak olur bedenim
Adının Sen olduğu her şiiri bıraktım ben
Ruhumun dinmeyen nedametlerini yağmur sonralarına sakladım

Yağmur yağdığında neden sadece yüreğim ıslanır ki!
Güneş çıktığında neden ısıtmaz yüreğimi
Yoksa Katranımsı Bulutlara mı vuruldum ki
Sustum!Acılarım konuşuyor Yalnız…


Sen hiç yüreği yalnız kalanı gördünmü?
Kararsızlık Buhtanından nasibini alanı
Umutları sabırla aşılayanı…
Boşlukları zamanla dolduranı,yüreği yalnız kalanı gördün mü!

Suküt Lehçemdeki kelimelerin yokluğuna takılı
Yalnızlığımın girdabındaki yüreğim şimdilerde
Azad olunmazmıyım,sen azede edersen
Ruhumun dinmeyen nedametlerini yağmur sonralarına sakladım

Xelasiya me bı teye (Kurtuluşum seninledir)
Ağlamak mı yüreğinin içine mi akıtmak acıları
Hüzün mevsiminde yaşayan benim konuşma zamanım gitti
Sustum!Acılarım konuşuyor Yalnız…



18:24
24.08.2008

Kuranehli

22 Ağustos 2008 Cuma

Filistinli Çocuklarin Ücte Biri, Ajan Olarak Kullanilmak İçin Esir Aliniyor


Filistinli Çocukların Üçte Biri, Ajan Olarak Kullanılmak İçin Esir Alınıyor...Siyonistler, Filistinlileri ajanlaştırmak, bölgedeki emellerini gerçekleştirmek, işgal altında tuttuğu bölgelerde kontrolü sağlayabilmek için akla hayale gelmedik oyunlara başvuruyor.
Bu oyunların ahlaksızca ve etik dışı olması siyonistleri o kadar da ilgilendirmiyor. Onların asıl ilgilendiği, her ne pahasına olursa olsun Filistinlilerin tasfiye edilmesi ve siyonistlerin emellerine ulaşabilmeleri. Siyonistlerin en sık başvurduğu oyunlardan biri de hapishaneye düşen Filistinlileri ajanlaştırma faaliyetleri. Siyonistlerin hapishanelerde yaralı ve hasta Filistinlileri işbirliğine ikna etmek için ilaçları ve tedavi imkânlarını bir koz olarak kullandığı daha önce basın yayın organlarına yansımıştı. Filistinli hasta, işbirliği yapması halinde her türlü imkânlardan yararlanırken, işbirliği yapmayanlar ilaç ve tedaviden mahrum bırakılıyor. Hâlbuki başta Cenevre Sözleşmesi olmak üzere bütün uluslararası anlaşmalar, tutsakların ilaç ve tedavi haklarının bulunduğunu ve bu hakların hiç bir şekilde ve hiç bir gerekçeyle engellenemeyeceğini öngörüyor.


..............

Filistinli çocukların ajanlaştırılması
İşgalci siyonistlerin bir başka iğrenç uygulamalarından biri de esir aldıkları çocukları kandırarak çeşitli vesilelerle ajanlaştırmaya çalışmaları. Şu anda İsrail hapishanelerinde 300 kadar Filistinli çocuğun bulunduğu tahmin ediliyor.
Çocukların henüz gerçekleri olgunlukla kavrayamamasından istifade eden hapishane yönetimlerinin, çocuklar üzerinde psikolojik baskı uyguladıkları, işbirliği yapmadıkları takdirde ömürlerinin sonuna kadar hapishanede kalacaklarına onları inandırdıkları belirtiliyor.
Özgürlüğüne kavuşmuş tutsaklardan Ramallahlı Aziz Muhammed, hapishanede Filistinli bir çocuğun kendisine yapılan baskılar neticesinde ağlayarak Hamaslı tutsakların yanına geldiğini ve kendisine yapılan baskılardan kurtulmak için yardım istediğini aktarıyor. Muhammed, Hamaslı tutsakların sürekli baskı altındaki çocukla ilgilenip onu doğru şekilde yönlendirerek baskılardan kurtardığını ve anne babasının yanına dönmesini sağladığını belirtiyor.



Tutsaklar Komisyonu da doğruluyor

Filistin Parlamentosu’na bağlı Tutsaklar Komisyonu da, işgal yönetiminin, bütün uluslararası sözleşmelere aykırı bir şekilde istihbarat birimleri ve güvenlik güçleri aracılığıyla ajanlaştırma faaliyetleri çerçevesinde çocuklar üzerinde baskı kurduğunu teyit ediyor.
Özellikle de İsrail’in İç İstihbarat Örgütü (Shabak)’ın bu faaliyetler üzerinde yoğunlaştığı belirtilirken tutuklanan Filistinli çocukların % 62’sinin bu tür baskılara maruz kaldığı belirtiliyor

Çocuk Hakları Sözleşmesi



Birinci Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi, bu sözleşmeyi imzalayan devletlere, çocuk haklarının kültürel, siyasi ve sosyal haklarla birlikte sivil haklara adaptasyonunu gerçekleştirmesini öngörüyor.
1989 yılında bir araya gelen liderler, çocukların özel bir himayeye muhtaç olmalarından hareketle sadece çocuklar için geçerli bir insan hakları sözleşmesi hazırladılar.
54 madde içeren bu sözleşme, hiçbir belirsizliğe mahal vermeyecek şekilde ve ayrım yapılmaksızın çocukların dünyanın her yerinde yararlanması gereken hakları sayıyor. Bu haklar; Çocuğun yaşama hakkı, büyüme ve gelişme hakkı, zararlı etkilerden korunma hakkı, kötü muamele ve suiistimalden himaye edilmesi hakkı, aile hayatına, kültürel/sosyal hayata, tam katılım hakkı…
Üzerinde anlaşmaya varılan dört temel ilke ise; Ayrım yapılmaması, çocukların en iyi şekilde yetişmeleri için çaba harcanması, yaşam hakkı, sağlıklı olma hakkı, gelişme hakkı, çocuğun görüşlerine saygı gösterme hakkı.
İsrail işgal güçlerinin çocuklara yönelik işlediği suçlar ve gerçekleştirdiği ihlaller sadece ajanlaştırma faaliyetleriyle sınırlı değil. İşgal güçlerinin bu ayın başlarında Gazze’de gerçekleştirdiği katliam ve soykırımda hayatını kaybeden Filistinlilerin % 25’inin de çocuk olduğunu unutmamak gerekiyor. /FİLİSTİN ENFORMASYON MERKEZİ/

18 Ağustos 2008 Pazartesi

Nurulhak'a Annesinden Mektup

Senin için söylenecekmiş bir gün bu sözler,


Senin için yanacakmış nice yürekler.


Senin için "SESSİZ KIZ" dediler hep, sessiz ama derin...
Sen sessizliğin ile de meğer neler ifade ediyormuşsun.


Senden sonra geçirdiğimiz her anımızda yokluğun daha bir büyüyor, büyüyor..


Bir yarım yok gibi. Bir hayat planımız vardı seninle.,


Her an çalan telefonlar., sen arayacakmışsın gibi; "- anne neredesin, geliyor musun?" diyen


seslerin..Sessiz kızım. Mahzun kızım..Hayat lezzetlerinden ve imkanlarından en mahrum


yaşadığın hallerinde bile en ufak bir sitem, şikayet görmedim senden. ALLAH için yaşanılanlara


sessiz ve asil duruşunla en güzel teslimiyeti gösterdin.Birileri senin sessizliğini bile aleyhlerine


bildi, sessizliğine bile dayanamadılarve sen sessiz ama İDAM'lık bir kız oldun.Yaşıtların daha


oyun ve eğlencelerde iken sen İDAM'lık kız, ölümün provasını yaptın,hiç gocunmadan dert


yapmadan. Sen hala çiçekler çiziyordun sustuğun dünyayı paylaştığın kağıtlara..Mahzun ama


gözyaşını göstermeyen Sabreden ama direnen Sen hep mahzundunYaşanamayan hayatları,


hasretleri taşıdın hep yüreğin de.Bütün hayatının özetiydi sanki hüzün ve mahzunluk.En ağır


hüzünlerinde bile ne kadar asilce durabildiğini şimdi daha iyi anlıyorum.En dayanılmazlarda nasıl


dayandığını. En yaşanılamazları nasıl yaşayabildiğini..Mahzun ve güzel yürekli kızım, her geçen


an o vakur asil duruşlarını ve mahremiyetini.Sen pek çok yönlerinle şehadete layıktın. Sen gittin,
yetim kaldı bir minik yürek.Seninle büyüdü, acınla büyüdü. Sen gittin, hepimiz yetim kaldık.Biz


sıkıntılarla, hasretlerle Biz zulümlerle, işkencelerle Biz acıların dayanılmazları,bu ihanetler


dünyasında, dayanabilmeye, yaşayabilmeye çalışıyoruz, dualar ederek."Ey Rabbimiz! Üzerimize


sabırlar yağdır.


Ayaklarımızı yolun da sabit kıl."Sen gittin, en büyük eyleminle, en büyük haykırışınla gittin.


Yaşayamayanlara nasıl yaşanabileceğini, dayanamayanlara nasıl dayanılabilineceğini


gösterdinİdamlara bile gülerek ama vakti gelince ardına bile bakmadan, es geçerek her şeye, bir


çalım atarak dünyaya gittin.


Bir daha anladım ne kadar aciz İnsanlarız.


Acının idraki kaybettirdiği an'ı ve sadece O'nun varlığı.


Aman ALLAH 'ım! aman ALLAH 'ım!..


Ya O, olmasaydı.."ey merhametlilerin en merhametlisi, ey sahibimiz, ey vekilimiz, ey kefilimiz,


iyi ki sen varsın.
İyi ki katlanılmaz zulümlere karşı sen varsın.İyi ki bütün yalan ve iftiralara karşı sen varsın.


İyi ki en dayanılmaz ihanetlere, hasretlere karşı sen varsın.
İyi ki bütün acizliğimize, günahlarımıza, zayıflığımıza karşı sen varsın.


İyi ki yalnız SEN varsın Rabbim!


Sana kurbanlar olarak adadığım evlatlarımdan ilkini sana gönderdim.


Kabul et Ya Rabb!


Onu sana , sadece sana emanet ediyorum, iyi ki sen varsın ALLAH 'ım.


Mahzun kızım, sen sahibine gittin.


İnşALLAH artık mahzun olunmayan diyarlardasın.


Bekle kızım,


kalan her bir nefesimizle, zulümle mücadelemize devam ederek, bu mahzun, bu garip diyarlardan biz de geleceğiz.



"Müminlerden öyle erler vardır ki, onlar ALLAH 'a verdikleri sözde sadık kaldılar. Onlardan kimisi adaklarını yerine getirdi; kimileri de beklemektedir; (onlar) verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir." Ahzap 23

"Bilesiniz ki, ALLAH 'ın dostlarına hiçbir korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir de." Yunus/62"Şüphesiz Rabbimiz ALLAH 'tır" deyip sonra da dosdoğru olanlara hiçbir korku yoktur, onlar üzülmeyecekler de."ahkaf 13 76

14 Ağustos 2008 Perşembe

İsrail ve Siyonist İdeoloji Çöküşe Mahkumdur

Kan, vahşet ve terörü kurumsallaştıran İsrail, 60. yılında da insanlığın en büyük belası!


İşgal ettiği Filistin topraklarında, dünyadan topladığı Musevilere “huzur” vermeyen, Müslüman ve Hıristiyanlara da sadece kan, vahşet ve devlet terörü uygulayan Siyonist İsrail, 60. yılını da Kassam füzelerinin korkusu altında kutluyor(!) Siyonizm’in, tarihin çöplüğüne atılacağını hisseden zengin Yahudiler 60 yıllık huzursuzluktan bıkarak ülkeden kaçmaya çalışıyor.

- Analiz Dosya - Ahmet Zeki Gayberi
İsrail, 60. yılında, “yenilmezlik” büyüsünü kaybetmeye başladı. 60 yıldır dışlandıkları Avrupa’nın yerine İsrail’de “barış” ve “huzur” içinde yaşayacakları iddiasıyla bir araya toplanan Museviler, her gün ölüm korkusuyla yaşamaktan bıkmış durumda. İsrail devletinin yok olmasından ziyade, Siyonizm’in tarihin çöplüğüne atılacağı günler yakın. Ortadoğu’nun kalbi olan Filistin’i, 60 yıl önce işgal eden Siyonist İsrail, 60 yıl boyunca bölgeye, kan, vahşet, katliam ve terörden başka bir şey getirmedi. Dünya kamuoyuna bir "Yahudi devleti" olarak yansıtılmak istense de sadece faşizan ve şovenist bir “Yahudi ırkı üstünlüğü"ne dayanan İsrail, Yahudi hahamlar tarafından bile protesto ediliyor. Nasyonal sosyalizm’in faşist uygulamalarından kurtulacakları iddiasıyla 60 yıl önce Filistin topraklarına çağırılan Museviler bile bugün ilk fırsatta başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere İsrail dışına kaçıyor. 60 yılda hiçbir sorunu çözemeyen, bölgeyi kana bulayan ve kendi vatandaşlarının bile güvenliğini temin edemeyen İsrail, Museviler tarafından dahi ırkçı ve emperyalist politikaları nedeniyle eleştiriliyor.

Gazeteci Yazar Hüsnü Mahalli:
Siyonist ideoloji çökmüştür

İsrail’in sadece Filistinliler değil, bütün bölge halkları için ne tür tehditler taşıdığı belgeleriyle ortadadır. İşgal ettikleri 1917 yılından bu yana Filistin halkına sürekli katliamlar yaptılar. İsrail, emperyalistlerin ön karakolu olarak bölgeye yerleştirilmiştir. Aslında Yahudilerin büyük çoğunluğu da 60 yıl sonunda İsrail’e artık güvenmiyor. Siyonist ideolojinin çöktüğüne inanıyor ve İsrail’i terk etmek istiyorlar. Bu yüzden İsraillilerin çoğu Hamas’la anlaşmak istiyor. Bu çok istedikleri için değil bir zorunluluktan kaynaklanıyor. Çünkü korkuyorlar. Bugün terörden dem vuranlar, asıl terörü başlatanlardır. Siyasi terörü ilk başlatan, 1947’de BM Genel Başkan Yardımcısı’nı öldüren İsrail’dir. İsrail hiç kimseye güvenmiyor. İsrail’in, insani, ahlaki, hukuki, ideolojik hiçbir sınırı yok. Terör devleti İsrail için çocukları bile katletmek meşrudur ve örnekleri de ortadadır.
Ortadoğu Uzmanı Ahmet Varol:
İşgal devleti sallanıyor

Filistin halkı İsrail’in 60. yılında hâlâ insanlık dışı işgalin devam ediyor olmasından dolayı hüzünlüler. Ama bir yandan da Siyonist işgalin yıpranmışlığının sürekli artmasından dolayı sona yaklaştığı ümidinin belirmesine seviniyorlar. Uluslararası Siyonizm 1897 Basel Kongresi’nde birinci 50 yılı Yahudiler için devlet kurma, ikinci 50 yılı Büyük İsrail idealini gerçekleştirme merhalesi olarak belirlediği halde, bugün 60. yıldönümüne yaklaşan işgal devletinin yıpranmışlıktan dolayı sallandığı görülüyor. Yurtlarından çıkarılmış olan Filistinliler ise yurda dönüş haklarından vazgeçmeme konusundaki kararlılıklarından taviz vermek istemiyorlar.

Mısırlı düşünür Abdulvahab el-Messiri:
Yahudiler ikinci Çıkış’ta!
Siyonizm, 19. yüzyıl Avrupa’sının kızıdır. Bu yüzyıl, ırkçı milliyetçilik düşüncesinin ve Nazizm düşüncesinin doğmasına neden olan emperyalizm çağıdır. Siyonizm düşüncesi de bu çağın tiksindirici ürünlerinden biridir. İsrail devleti kurulduğu 1948 yılında 700 bini geçmiyordu. Dolayısıyla da İsrail’in dışarıya verdiği göç, sayısından daha azdı. Bu durum onun meşruiyetinden çok şey eksiltmektedir. Bu “second exodus / ikinci çıkış” olarak adlandırıldı. Exodus kelimesi de Mısır’dan (esaret toprakları) Filistin’e (vaat edilmiş özgür topraklar) çıkışı ifade eder. İkinci çıkış, kendisinde ve çevresinde çatışmaların yaşandığı, kassam füzelerinin ulaştığı vaat edilmiş topraklardan, havası iyi, yaşamın güvenli ve istikrar içinde olduğu leziz esaret sürgününedir çıkış.
Sivil toplum kuruluşlarının ortak açıklaması:
Felaketin 60. yılı!
Bu yıl felaketin 60. yılı. Yüz binlerce insanı katleden, evsiz barksız, yurtsuz bırakan felaket! 60 yıldır sadece Filistinlilere zulmetmekle kalmayıp tüm dünyaya felaket saçtı İsrail. Tüm barış feryatlarını, tüm insani çabaları uluslar arası arenada susturmayı, illegal yöntemlerle engellemeyi başardı. Tehdit, blöf, şantaj, baskıcılık ile tüm insanlık ailesini esir almaya çalıştı. Siyonist İsrail'i saldırıları durdurmaya, işgali bitirmeye masum bebeklerin katili olmaktan vazgeçmeye çağırıyoruz. Tüm farklılıklarına rağmen nerede ve kim olursa olsun İsrail'in haksızlığında ve zalimliğinde insanlık hiç bu kadar ittifak etmemiştir.”
Bab-ı Ali Ehli Beyt Vakfı - Kudüsder - Kardelen, Mazlumder

İsrail’in Kuruluşu
İdeolojik kimliğini Siyonizm’in biçimlendirdiği İsrail’in temeli, 1897 Basel kongresiyle atılmıştı. Almanya’daki Nazi baskısını çok iyi kullanan Dünya Siyonist Örgütü 1933'te Prag'da gerçekleştirdiği toplantıda en kısa sürede "Yahudi ulusal yurdu"nun kurulmasını kararlaştırdı. 14 Mayıs 1948 ise İsrail’in işgalin ardından kurulduğu tarihtir. Özellikle Avrupa’daki Yahudilerin antisemitist uygulamalara maruz kaldığını gören Siyonizm’in fikir babaları bütün dünya Yahudilerinin bir yerde toplanmasını hedefledi ve Filistin’i seçti. Osmanlı devletinin yıkılmasıyla birlikte yıllarca parayla satın alamadıkları Filistin’i sahipsiz gören İsrail, Filistinlilerin kendi topraklarını Yahudiler’e satması ile değil, sahtekâr emlakçıları aldatarak ve bizzat gasp ederek elde ettiler. Zaten İsrail kurulduğunda satın alınan arazi miktarı toprakların binde 9’unu teşkil ediyordu. Toprak gaspı için şiddet ve terörü kurumsallaştıran İsrail, 60 yıldır devlet terörü uygulamaktan vazgeçmedi.
Kudüs el-Kuds Üniversitesi Başkanı Sari Nusseibeh

Siyonizm çöktü!
Filistin’deki Siyonist proje bir hata idi. Altmış yıl oldu Siyonist proje başarılı oldu mu? Benim cevabım Hayır. Siyonizm’in çöktüğüne inanıyorum ben. Yahudilere güvenli bir cennet vermeyi vaat ediyordu, gerçekteki yer ise ne güvenli ne de cennet, sadece Yahudilerin yaşadığı bir yer. Bildiğim kadarıyla tam bir trajedi. İsrailliler için devlet sahibi olmak belki çok güzel bir şey ama bu hayat çok trajik. Bence artık insanlar İsrail’in lekesiz bir süreçten geçmediğini anlamaya başladılar.
Suriye Kültür Bakanı Dr. Riad Nassan Agha:

Abdülhamit Siyonistlere karşı durdu!
Osmanlı Devleti'nin son döneminde Siyonistler Kudüs'ü kendilerine satması için Abdülhamit Han’a milyonlarca altın teklif ettiler. Abdülhamid Han hiçbir zaman bu aşağılık öneriye itibar etmedi. Siyonistlerin karşısında durdu. Ama biz bu çok büyük şahsa gerçekten çok zulmettik. 2. Abdülhamid Han Siyonist lider Theodor Herzl'in tekliflerine şöyle cevap vermişti: "Herzl'e söyleyin, bir daha önüme bu tip önerilerle gelmesin. Filistin benim şahsi mülkiyetim değildir, Filistin İslam aleminin bir parçasıdır. Bundan da hiç kimse tasarruf edemez.!
Terörün arkasında korku var
İsrail Şiddet ve terörle kurulduğu gibi aynı zamanda sürekli şiddet ve terörle ayakta durduğu için hep saldırgan ve savunma refleksi durumunda kalmıştır. İsrail'in iğreti bir devlet olması, haksızlık ve gasp üzere kurulması, işgal ettiği toprakların her an elinden alınabileceği korkusuyla sürekli teröre başvurmasının ana etkenlerindendir.

İsrailliler intihar krizinde!
İsrail'de toplumsal bir bunalım ve depresyon hali yaşanıyor. Son 3 senede çoğu genç, 4 bin intihar girişimi oldu. İsrail’de bir üniversitenin öğretim görevlisi Prof. Ilan After öncülüğünde yapılan araştırmada, işgal topraklarında yaşayan her 25 İsrailliden biri, kendisine her hangi bir şekilde acı vermek isterken, son üç sene içinde 400’ünün hayatını kaybettiği toplam 4 bin kişinin intihar girişiminde bulunduğu ortaya çıktı.

Zulümle abâd olunmaz!
ABD ve müttefiklerinin Irak’ı işgal etmesiyle beraber, İsrail Ortadoğu’nun merkezi olan Irak coğrafyasında bölge devletlerinin koltuğunun altına yerleşerek, bölge üzerinde tehdidini derinleştirmeye çalışıyor. Ancak tüm bu yaşananlara rağmen, ABD’nin bile şımarıklığına bazen tahammül edemediği, BM kararlarını hiçe sayan nükleer bombaları ile tüm dünya ve Ortadoğu için tehdit olan Siyonist İsrail’in zulümle abâd olamayacağını anlayacağına ve tarihin çöplüğündeki yerini alacağına inanıyoruz...

BAZI SİYONİST KATLİAMLAR

HAYFA PAZARI PATLAMASI (6 Temmuz 1937) Hayfa'da sürekli Müslümanların alışveriş ettiği bir sebze pazarında Siyonist teröristler tarafından konulan bir saatli bombanın patlaması sonucu 23 Müslüman şehit oldu.


KRAL DAVUD OTELİ’nİn HAVAYA UÇURULMASI Bu eylem Irgun terör örgütünün militanları tarafından gerçekleştirildi. Oayda 96 kişi öldü, 45 kişi de yaralandı.
Deİr Yasİn KatlİamI (9 Nisan 1948) Yine lideri Menahem Begin olan Irgun terör örgütüne bağlı militanlarının sabaha doğru Kudüs yakınlarındaki Deir Yasin köyüne düzenlediği baskında bütün

köy halkı katledildi.
BELEDU’Ş ŞEYH KATLİAMI (31 Aralık 1947) Beledu'ş-Şeyh Köyü’ne düzenlenen saldırıda 600 kişi öldürüldü.

SEMİRAMİS OTEL’İN KUNDUKLANMASI (5 Ocak 1948) Siyonist Haganah terör örgütü Batı Kudüs'te Müslümanlara ait Semiramis Oteli'ni kundaklayıp 26 kişinin yanarak ölmesine sebep oldu.

DEVAYİME KATLİAMI (28 Ekim 1948) Devayime köyüne saldıran Siyonist teröristler 3 bin kişiden oluşan köy ahalisini köyün camisine doldurarak kurşun yağmuruna tuttu ve çoğunu öldürdü.

SABRA ŞATİLLA KATLİAMI (16 Eylül 1982) Eski İsrail başbakanı Ariel Şaron'un gözetiminde gerçekleştirilen bu katliamda çoğu kadın ve çocuklardan oluşan 991 Filistinli mülteci öldürüldü.
KUDÜS KATLİAMI (8 Ekim 1990) 30 Müslüman’ın şehit edildiği, 800 Müslüman’ın yaralandığı bu saldırı, Siyonist İsrail yönetiminin bazı fanatik Yahudi gruplarını kışkırtması sonucu gerçekleştirildi.

HZ. İBRAHİM CAMİİ KATLİAMI (25 Şubat 1994) El-Halil'de Hz. İbrahim Camisinde Filistinlilerin sabah namazını kıldıkları sırada gerçekleştirilen bu katliamda İsrail askerleri tarafından korunan Barush Goldstien adlı bir Yahudi terörist tetikçi 67 kişiyi bomba ve silahla tarayarak şehit etti.
KANA KATLİAMI (18 Nisan 1996) Lübnan'ın Kana kentindeki katliamda Siyonist askerler, çoğu çocuk ve kadınlardan oluşan 108 kişiyi öldürdü.
Terör sabıkalısı Siyonist yöneticiler!
BEN GURİON: 1945’te Yahudi terör örgütleri arasında koordinasyonu İsrail'in ilk başbakanı Ben Gurion sağladı. Ben Gurion 1 Ekim 1945'te bütün terör örgütlerine hareket emri verdi. İngiliz manda yönetimi tarafından tutuklama kararı çıkarıldı ama o kaçtı.
GOLDA MEİR: İsrail'in ilk kadın Başbakanı Golda Meir 16 yaşından itibaren Siyonist terör örgütleri içinde faaliyet gösterdi. Ben Gurion’un terör örgütlerinde faaliyette bulundu.

MENAHEM BEGİN: Camp David anlaşmasının imzalandığı sırada İsrail başbakanı olan Menahem Begin 1943'ten itibaren Irgun terör örgütünün liderliğini yaptı. Deir Yasin katliamı ve Kral Davud Oteli'nin havaya uçurulması eylemleri onun militanlarınca gerçekleştirildi.

ARİEL SHARON: Beyrut kasabı lakabıyla tanınan ve ölüm döşeğinde iki yıldır ölemeen İsrail Başbakanı Ariel Sharon, Savunma bakanlığı, İskân bakanlığı ve Altyapı bakanlığı da yaptı. Sharon, Kibya, Sabra ve Şatilla katliamlarının sorumlusudur.

TEDDY KOLLEK: Siyonist devlete bağlı olarak 28 yıl Kudüs belediye başkanlığı yapan Teddy Kollek, İsrail'in kuruluşundan önce pek çok kanlı terör eyleminin sorumlusu olan Haganah örgütünün ileri gelen yöneticisi ve bir silah kaçakçısıydı.

İZAK RABİN: Oslo ve Kahire anlaşmalarından sonra Nobel barış ödülüne lâyık görülen ve bir dindaşı tarafından öldürülen eski İsrail başbakanı İzak Rabin, 18 yaşında, yahudilerin önemli terör örgütlerinden olan Irgun'un askeri kanadı durumundaki Gizli Palmach Ordusu'nda idi.

Milligazete

10 Ağustos 2008 Pazar

Hatırlatma.....SEYİT KUTUB

Hasan El Benna....

.............







Hüküm Kimin.....?


HÜKÜM KİMİN?

Şehatedin manasını bildin mi?

Şüphesiz şeksiz kabullendin mi?

Kalbinle dilinle tasdik ettin mi?

Hüküm kimin, muhakeme kimedir.


istişhad



Ey Allah'a inandım diyen!

Ey Allah'tan başka ilah edinen!

Kur'an Sünnet bir ahkam iken,

Hüküm kimin, muhakeme kimedir.



istişhad



Ey tağutları hakem kabul eden!

Ey ibadeti tağutlara eden!

Ey yasamada Allah'ı reddeden.

Hüküm kimin, muhakeme kimedir



istişhad

2 Ağustos 2008 Cumartesi

Tek Yol...

Sehadet Sana Kimler Talip Olmadi ki........


Sen ey kutlu mertebe,
Sana talip oldu nice aşkınla yanan yürekler...
Sen ey kutlu mertebe,
Özgürlük ve şeriatın yolu sendedir
Nice Mus’ablar nice aslan avcıları talip oldular sana....
Ey şehadet gülümse..... gülümse vuslat aşkıyla yanan yüreklere
Ey şehadet nişanımız yakın düğün bir sonraki bahara özlemler hasretler yakın
Kavuşmak kaş ile göz arasında..
Günler saatteki yelkovanı kovalarken
Hasretin ateşi sardı bedenimi

ŞEYH ŞAMİL’in torunları bekler bu aşkla yanan yürekleri
Ya ne demeli ey şehadet Ebu Bekir’e..
Devenin iplerini alana kadar savaşacak Esma’sıyla
Ya Ömer o ki heybetli bakışlarıyla düşmana korku salan kafire meydan okurcasına..
‘’Bu din aşikardır açıkta olmalı diye meydan okuyan
Ya Osman o haya timsali meleklerin bile utandığı insan Mus’afın başında sana talip oldu
Ya Ali’ye ne demeli Allah’ın Arslanı Hayberleri feth eden
Narin kanından olan Resulullahın ehli beytinden cennet gençlerin efendisi olan Hasan, Hüseyin
Kerbelanın kavurucu sıcaklığında sana talip oldular. EY ŞEHADET..
Ya o Allah’ın Resulünün havarisi
Ya o nazik bedeniyle Uhud’da kefeni olmayan Mus’abı unutmadı bu yürek onları unutmadı
Yada 21. yüz yılın kahraman mücahidleri onlara ne demeli
Zalim ve tağut her dönemİde bir oldu
İslam aleminin o güzide kahramanlarına karşı ama yılmadı yıldıramadı tağut onları
Bir vuslat sevdasıydı dillerde….

ŞEYH ŞAMİLİN torunları bir bir yeşerip filiz verirken kahpe Moskova karşı
Her geçen gün yeni kahramanlar talip oldular sana
Ey Şehadet!..
Moskovun kalbine korku salan Şehit Şamil Basayev’e ne demeli ha
Yürüyüşüyle konuşmasıyla gülümseyişiyle bir iman abidesi bir haya timsali…
Ey şehadet bağrında büyüttün Abdulhalim Sadullahyev’i o ki zaferide şehadetide veren Allah deyip sarılan silaha.
Ey Şehadet bilirim seni
Dünyanın dört bir yanında senin için çarpışan mücahidleri sessiz gidip sessiz şehid olanlar..
Riyadan kibirden arınmış tertemiz imanlı yürekleri...
Ey şehadet gülümse gülümse artık sana özlemle yanan yüreklere
Ey şehadet kimine hangi vatanın hangi ucra köşesinde gülümsersin
Ey şehadet büyük cihad’dan küçük cihada göç eden aciz yüreğimizede gülümse
Ey şehadet Muhammed’idir sevdamız tek arzumuz Şehadet Şehadet Şehadet...