Bilal gibi kizgin kumlara ve taslara ragmen Allah
diyerek olmektir...
Dava Selman gibi Rasulun ziliflerinin dustugu topraga
imrenmektir..
Dava Yusuf gibi imtihana gogus germek...
Kole olarak girdigi zindandan Peygamber gibi cikmaktir..
Dava Musaf gibi yanma,Mecnun gibi Mevlayi aramaktir...
Hamza gibi binlerce can feda etmektir...
Dava Halit bin Ziyat gibi sehitlere karismak....
Zaferleri bile mujdeler ile almak Rasulun davasina mashar
olmaktir...
Dava Ebu Bekir gibi sadakat ister...
Cenneti degil yalniz Allah’in rizasini
diler...
Ebu Bekri giydirene Allah cenneti vadeder..
Dava sahabe acken karnina iki tas baglayan peygamberin
davasidir....
Dava atilan taslari tutup guller sunmaktir....
Dava Omer gibi adalet ornegi bir halifenin bir karinca icin
Allah’a bin yil hesap vermesidir..
Dava dusman olarak girilen kapidan dost cikmaktir...
Dava birakilan emaneti cani gibi korumaktir...
Dava Sumeyye’nin ortusu icin canini vermesi Allah’a canlarla
gitmesidir...
Dava Ibrahim bin Ethem gibi altin kaftanindan
siyrilip Allah’i gonluyle arayabilmektir...
Dava adaletin sevginin askin dostlugun sadakatin annesidir..
Dava yuz yasinda bile olsa Allah’tan sehadeti dileyen Ebu
Eyubel Ensari’nin mucadelesidir...
Dava bire inanmak bire tapmak ondan baskasina kulluk
yapmamaktir..
Dava ezanlarda tek yurek olmak secdelerde Allah’a varmaktir...
Ebu Cehillere dur deme...
Zalimlere gogus germe...
Zulme direnme haklinin yaninda haksizin
karsisinda olmaktir...
Dava bir yetim goruldu mu koruma ve oksama Rasulun bile bir yetim
oldugunu unutmama davasidir...
Bu dava gonul ister cokluk degil,birlik ister bu dava yuregiyle
Sevgiyle devleserek iman ister...
Dava safini belirlemek imanini guclendirmek senin
rizan icin bende buradayim Ya Rab diyebilmektir..
Dava cakil taslari kadar denizler kadar cok gunahi bile
olsa onu affederek bir Allah’a sahip oldugunu bilme
davasidir....
Allah sabrinizi daim,azminizi baki,Davanizi mubarek
kilsin....
amin!!
(takva)
28 Mart 2008 Cuma
27 Mart 2008 Perşembe
ŞEHADETE GİDİYORUM BEN ANNE !
Anneciğim!
Senin o sıcak bağrından, o yavrum diye kucakladığın kollarından ayrılıp, soğuk sahrâlara, karlı dağlara, Allah için cihâd’a gidiyorum ben Anne. Bir daha geri dönmeye bilirim Anne, hakkını helal et Anne. Sende ki o sıcaklığı, sende ki o candanlığı birde Şehâdette görüyorum Anne. Sende ki o tatlılığı Şehâdet şerbetinde hissediyorum Anne.
Kara sevdaya tutuldum ben Anne, aşık oldum Şehâdete ben Anne. Bu ne sevda ki, gece gündüz hep onu düşlerim, onun ateşiyle yanıp tutuşurum Anne. Bende ki bu harâreti ancak Şehâdetin şerbeti söndürür Anne.
Anaların duâsı kabul olurmuş, o halde Şehid olmam için duâ et bana Anne! İslam uğruna ölmem için duâ et bana Anne! Karşımda gelinliğini giymiş bekliyor beni Şehâdet Anne. Rabbim nasib ederse bana Şehâdet, o gün benim bayramım olacaktır Anne.
Hani insanlar bayram gelmezden önce temiz elbiselerini giyip beklerler ya Anne, işte bende kefenimi giydim Şehâdeti bekliyorum Anne, Allah için öleceğim o günü bekliyorum ben Anne. Düşmanın kurşununa hedef olacağım günü bekliyorum Anne. Canım Annem; Şehâdeti dört gözle bekliyorum, Şehid olmak için can atıp duruyorum Anne. Ne olur beni anla.
Hem şehidlerin seyyid-i Hazreti Hamzaya komşu olmamı istemezmisin be Anne, Resûlullah’a (S.A.V.) kavuşma mı istemezmisin be Anneciğim, yetmiş kişiye şefaat etme mi istemezmisin Annem.
Ölümsüzlüğe kavuşma mı istemezmisin be Anne? O halde dua et bana Anne, benim Şehid olmam için ve senin de Şehid anası olabilmen için Anne. Bilirsin Anne, kaybetmeyi hiç sevmezdim.
Düşmanın kurşunu yüreğime saplandığı an ilk haykıracağım şey«Kazandım» olacaktır. Neyi diye sorarsan, Şehâdeti be Anneciğim. O zaman hem dünyayı hemde Ahireti kazanmış olacağım Anne. Rabbimin rızasını kazanmış olacağım Anne. Cennet-i kazanmış olacağım Anne. Birde tek düşüncem, sensin Anne.
Eğer birgün cepheden mektup gelirde «mübârek olsun, oğlun Şehid oldu» haberini alırsan sakın ha ağlama canım Anam. .........Hiç şehid anaları ağlar mı Anne, bilhassa tebessüm eyler.
Sevin dik tut başını, şehid anası lakâbını taşıyacaksın Anne. Hem şehidler ölmez ki Anne, onlar diridirler fakat bunu bilmezler.
Asıl ölüler Cihâd’ı - Şehâdeti düşünmeyenler ve istemeyenlerdir Anne. Onlar yaşayan ölülerdir Anne. Bacak bacak üstüne atıp televizyon ekranlarından Çeçenistanda ki, Fiistinde ki, Keşmirde ki, Afganistanda ki, Irakta ki zulmü mü, orada şehid düşen en yakın arkadaşlarımı mı izleseydim Anne.
Allah dedikleri için yahudiler tarafından kolları kırılan gençlerimi seyretseydim Anne. Din-i mübini İslam’a küfredilirken, dünyanın her tarafında müslümanlar kan ağlarken kadınlar gibi evdemi oturaydım Anne?.......
Hayır, hayır; Bedirde en ön saflarda Allah Rasûlünün kılınç salladığını duydukca, Uhud’da mübârek dişini şehid verdiğini, yanağının yara aldığını işittikce bana evde oturmak haram değil mi Anne?
VAllahi ben yorganda değil urganda ölmeyi tercih ettim Anne. Ben inanıyorum ki Anne; kâfirlerin yaşamayı sevdikleri kadar bizde ölümü sevmedikce hiç bir zaman muvaffak olamayız.
İşte Anne atıldım ben meydâne, korku saldım küfrün kalbine, Şehâdet isterim diye diye. Hem benim kaybedecek hiç bir şeyim yok ki Anne. Ölürsem de kazanan ben olurum kalırsam da ben Anne.
Bu dünyada tek kaybedeceğim şey senin o yavrum dediğin sözlerin, beni beslediğin ellerin, bana baktığın gözlerin, beni kucakladığın kolların olacaktır Anneciğim.
Ama Rabbim nasib ederde şehid olursam, Cennet’te İnşaAllah beraber oluruz Anneciğim. Kevser havuzunun başında Hz. Muhammed Mustafa (SallAllahu aleyhi vesellem) efendimizin başucunda Kevserin suyunu tadarız Anne.
O zaman beni doyasıya kucaklar, bana doyasıya bakar, doyasıya yavrum der ve hiç ayrılmayız canım Annem........ Orada ömür bitmez Ana. Üç beş günlük dünya hayatını ebedi hayata tercih mi etseydim Anne.
Şimdi söyle bana Anne!
Bana duâ edeceksin emi, hakkını helâl edeceksin emi, eğer şehid olursam (İnşâAllah) arkamdan ağlamayacaksın emi, sakın ha üzülmeyeceksin emi, tamammı Anne? Haydi şimdi ne olur otur seccadenin başına benim Şehâdetim için duâ eyle bana.
Bana duâ edeceksin emi, hakkını helâl edeceksin emi, eğer şehid olursam (İnşâAllah) arkamdan ağlamayacaksın emi, sakın ha üzülmeyeceksin emi, tamammı Anne? Haydi şimdi ne olur otur seccadenin başına benim Şehâdetim için duâ eyle bana.
Allah’a ısmarladık Ana. Cennet’te buluşmak üzere
Allah’a emanet ol Ana ….Biricik Oğlun….. …
”Oğlun Şehid oldu, mübârek olsun!”….(Cihad arkadaşları)
Şehid Komutan Hattab’ın oğluna Mektubu (Vasiyeti)
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Salih, kutsal bir mücadele olan Çeçenistan’dan, benim sana olan tavsiyem bu dur.
Salih, kutsal bir mücadele olan Çeçenistan’dan, benim sana olan tavsiyem bu dur.
İslam tarihi sayfalarında sadece Allah yolunda verdikleri sözleri tutanları şerefle kayıd edilmiştir.
Onlar ise sözlerinde durarak söyledikleri gibi, savaşın olduğu yere gidenlerdir.
İnan bana oğlum, para inananları inaçlarından alıkoydu. İnananlar batılaştılar ve onların maaşlara tapıyorlar. Ancak, Allahın verdiği daha hayırlı dır.
Ve bu yanlış davranıştan dolayı insanlar sanki hayvanlaşmışlar. Yani, onlar sabah kahvaltıya kalkarlar, sonra işe giderler, sonra oğle yemeğe giderier, sonra eve giderler ve sonunda yatarlar. Ve onların hayatlarında başka bir amaç ve hedefi yoktur.
İnan bana Salih, onların amaci kendilerini zenginleştirmek ve о yolda ilerlerken problemlerden kendilerini sigorta etmek. Ancak, problemler hiçbir zaman bitmez. Evde, karısıyla, çocuklarıyla, ev problemi ve benzeri problemleri birini çözerler, arkadan diğeri başlar. Ve böylece onlari çözerlerken hayatları sona erer, problemleri kalır.
Bu gün İslam ümmeti içerisinde her türlü insanlar mevcut tur: Alimler, talebeler, işadamları, mühendisler hatta hırsızlar ve haydutlar. Ancak, Tavhid ehli ve Cihad ehli askeri az dır.
İnan Salih, bu gün Cihad zamanı dır. Küfr ümmeti çok dikkatli çalişmakta dir. İslam ümmeti ise keskin bir kılıca muhtaç tır.
Allah, bu zamanda da İslam ümmetine merhamet ederdi, Peygamber efendimizin (s.a.v.) ve ashabın ve onların yolunda devam edenlerin zamanından bahis etmiyorum.
Biz gördük, dünyanın en fakir olan millet Sovyet birliği nasıl yok ettiğini ve en az olan millet ise Rusya’nın kalbini kırdığnı. Ben bunlarla yaşamasaydım, belki ben de inanmazdım.
İnan Salih’im, ölümünü kendin seçebilirsin şahadetini isteyerek cihat yolunda. Ama Allah daha iyi bilir. Allaha tevekkül et ve ölümüne dimdik karşı koy hayat da о zaman sana gelir. Allaha olan ümidini yetirme ve ona tüm kalbiyle inan. Biz insanlar Allaha inanırız ve yine de zafer gelir mi acaba diye şüpheleniriz? İnsanlar her zaman şüpheli davranırlar. Körfez savaşından beri, kafir uçakları tankları çoğu insanların kalplerinde korku bırakmıştır.
Körfez savaşı, Afganistan’da Rusya’ya karşı kazanan savaşından sonra Müslümanların kalplerine inen inanç ve cesaretini yok etmeye yetti. Düşmanların silahlı kuvvetler Allaha inanan az bir insanlara karşı yenilgiye uğradıktan sonra, Orta Doğuya tüm yerlere yerleşip Muhammed ümmetini korkutmaya başlamışlardır. Saddam’a ve askerlerine bir şey olmuyordu. Ama Batı gittikçe vahşileşerek Müslümanları korkutarak onları tüm sahip olduklarına el koyarak devam ettiler ve biz buna karşı koymaya borç bildik. Ve hala bu savaş 18 yıl dır devam etmektedir.
Salih bir zamanda sen de ölümüle karşı karşıya kalırsın, о halde Allaha yönel ve onu yolunda cihat et. O, bu dünya’da ve öbür dünya’da da bir şereftir. Canım benim! Sen hala çok küçüksün. Ama biz sana ve senin yaştakilere bir yol gösterdik ki bunu bize bizim nineler gösteremezdi. Biz önce Allaha ve sonra size inanyoruz. Siz, bu ümmettin umudusunuz.
Maalesef, bu gün gençler televizyonun ve futbolun ve benzeri şeylerin ve arabaların kölesi olmuşlar. Boşu boşuna ölmekten kork ve Allah’tan sonunu hayırlı olmasi için dua et. Allah yolunda cesedini parçalanarak ölmek, mahşer’de seni Peygamber efendimizle (s.a.v.) beraber kılar.
Benim için en biiyuk hediyem, Elhamdulillah, senin bu cihat toprakta dünyaya gelmesi dir. Senin anne tarafı akrabalar birileri şehit edildi birileri benimle hala savaşmaktalar, birileri Ruslara esir düştüler. Onlar ilk Dağistan’da şeriatı ilan edenlerden dirler. Ben hatırlıyorum, о zamanlarda onların bulundukları köyler, Ruslar tarafından çembere altına alınmıştı ve biz onlara yardıma koştuk ve beraberce orada kafirleri dize getirdik.
Çeçenistan’da о zaman senin annen hala seni karnında taşıyordu. Ve uçaklar bizim toprağımızı her yerde bombalıyordu ve yakıyordu. Ve onun için, Allaha şükür et ki sen karnındayken cihatın seslerini duymaya başladın. Senin annen ise bir yerde öbür yere koşardı.
Canım benim, lüks bir hayatı hiç düşünme çünkü seni her yerde küfür ümmeti takip edecektir ve sana rahat vermeyeceklerdir. Sen ise babanın yoluna devam et ve şerefli bir yolunu seç.
Çoğu senin babanın arkadaşları da bunu seçtiler ve şehit oldular veya esir düştüler. Sen ise onlar’dan daha iyi değilsin. Hayatında ciddi bir karar al ye Allaha inanarak ve zafere inanarak devam et. Boş konuşmalara kulak verme, çok soru da sorma.
İlim ara ve onu uygula ve Allahın kitabını oğren. Küçükken bunlari yap sonra Allahın yolunda cihat’a hazırlığını yap.
Oğlum benim! Bilmem, cihat’ta beraber olurmuyuz. Belki sen tek başına olursun, ben ise mezarda. Ama bu bir komutanın askere olan bir tavsiye dir, benim için bir rahmet ol, bana dua et ve Salih bir evlat ol ki, ölenler ancak salih evladın duasını alırlar. Peygamberimiz de böyle söylemiştir.
İsterim ki, Allah’ım koru onu! Bu ümmete faydalı ve bu dini korumaya güç ve cesaretini ver ona! Ve senin sonsuz rahmetinden rahmet eyle ona! Allah’ım düşmanlarından koru onu! Ve fakir babasına ve annesine şefaatçi kıl onu! Allah, inanmayanlara karşı senin şerefini ve gücünü yükseltsin!
Allahu Akbar
Senin baban, Hattab....
25 Mart 2008 Salı
Zalim Nerden Bilsin Yürekteki imanı...
24 Mart 2008 Pazartesi
HANİ Söz VERMİŞTİK.......!!
Hani söz vermiştik Alem-i Ervahta..
“Belâ” demiştik “Elestü bi rabbiküm” sualine,
Yaratıcı, rızık verici ve yegane kanuna koyucu olarak
Allah’tan başka İlah, önder olarak da O’nun Resûlünden başkasını tanımıyacaktık.
Hani söz vermiştik,
Hani söz vermiştik Erkâm’ın evinde,
Hangi şart ve ortamda olursa olsun İlay-ı Kelimetullah misyonunu yürütecek
Musibetlerden yılmıyacak hiçbir tehditten korkamayacak,
Gerekirse ölümlerin en güzeline talib olacaktık.
Hani söz vermiştik Akabe tepesinde
Kendimizi ve ailemizi koruduğumuz gibi
Kanımızla, malımızla ve canımızla koruyacaktık Resülullah’ı
Hani söz vermiştik Akabe tepesinde
Doğru olan her şeyde Resule itaat edecektik
Rabbani davayı elden ele gönülden gönüle balçıkla sıvanmayan hakikat güneşini
Cihadsız ve şehadetsiz bırakarak lekelemiyecektik.
Hani söz vermiştik Medine’de,
Hani söz vermiştik dünya kardeşliğinin en güzel teşekkül etmeye başladığı Medinede,
Kıyamete kadar tüm müslümanlar kardeş olacaktı
Ve bizler... “Muhakkak ki bütün müminler kardeştir” Ferman-ı İlahisine gönülden bağlanacak
Vücudun azaları gibi hepimizin derdiyle dertlenip sevinçlerimize ortak olacak
Komşusu aç iken yatan bizden değil düsturuna,
Evrensel komşuluk bildirisine,
Kardeşliğin en alt eşiği olarak bakacaktık.
Nemlenmemiş bir gözle, yara almamış bir bedenle huzuruna varmaya utanıyoruz
Ahde vefa gösteremedik Allah’ım !
Bunu biliyoruz...
Ama şunu da biliyoruz ki;
Rahmet deryanda ufacık bir damlayız ,
Yüzümüz yerde ama..
Affet Allah’ım!..
Affet Allah’ım!
20 Mart 2008 Perşembe
♦ Ağlayanı Olmayan Bir Din İçin Ağlıyorum Ana!
Ağlayanı Olmayan Bir Din İçin Ağlıyorum Ana!
Ebu Muhammed el-Makdisi
Unutmak mı? Asla... Tutuklandığımdan beri döktüğün gözyaşlarını asla unutmayacağım...
Ve beni ziyaret ettiğin her defada zindanın parmaklıkları önünde daha da artan gözyaşlarını… Seni her görüşümde yüzümden eksik olmayan gülümsememe rağmen…
Anacığım bir an bile, bir an bile gözyaşlarının benim nazarımda önemsiz ve değersiz olduğunu aklından geçirme… Asla…
Sana olan sevgimi ve hürmetimi uzak yakın herkes bilir…
Ancak sana defalarca söylemiştim ya anacığım… Allah’ın dini bizim için her şeyden daha değerlidir… Ve Allah’ın tevhidi bize herkesten daha sevgili... Eğer üzüntünün ve göz yaşlarının artmasına sebep olduysam bil ki mazeretim budur anacığım... Sabret... Sana daha önce tekrar tekrar söylediğim gibi zindanda oluşumun sebebi yüce bir amaç uğrunadır... O da Allah’ın dini ve tevhididir.
Bu onur payesini alnında gururla taşı anacığım...
Zaman zaman uzun mesafeler katlederek beni ziyaret ediyorsun... Zindanın duvarları ardında görüşme vaktinin gelmesini beklerken başka annelerin konuşmalarını duyuyorsundur. Çocuklarının, eşlerinin, kardeşlerinin suçları ile ilgili... Çoğunluğu hırsızlık, tecavüz, gasp, uyuştururcu, cinayet vb. suçlardır. Düşünsene dünya hayatı uğruna, faillerini yıllar yılı zindan duvarları ardına kilitleyen bu suçlar ne kadar onur kırıcı ve utanç verici... Akrabalar arasındaki bağların kopmasına sebep olan, dostlukları bozan, büyük fitnelere sebep olan suçlar… Üstelik fani dünya uğruna… Alçaltan ve utanç veren bir şehvet uğruna...
Ama biz anacığım... Daha önceleri de sana defalarca anlattığım gibi biz, insanların çoğunun Allah’ın dinine yardım etmekten yüz çevirdiği bir zamanda bizce çok değerli ve gurur veren bir suçla suçlanıyoruz… İnsanlar tağutun darbelerine boyun eğmiş, zillet içinde bir hayata razı olmuşlar… Kendilerini bu yolda sıkıntılardan kurtaracak bir sessizliği seçmişler… Allah’ın bize layık görmüş olduğu bu değerli armağandan dolayı gurur duymalı ve mağrur olmalısın... Ve O’ndan bu yolda sebat edip bu yolda hayatımızı sonlandırmasını istemelisin… Davamızın (suçumuzun) “La İlahe İllallah” demek olduğunu sana anlatmıştım... Artık bundan öteye söyleyecek sözümüz yok...
♦ Ağlayın Ey Dünya Müslümanları......
Ağlayın Ey Dünya Müslümanları!..
Başınızı elleriniz arasına alıp kanlı gözyaşları
dökün...
Kanları seller gibi akan masum, çaresiz ve mustazaf kardeşlerinize uzanmayan elleriniz için,
müstekbir ve zalimleri sadece kınamakla yetinen dilleriniz için,
Hayatlarının baharında soldurduğunuz
gönül güllerimiz için ağlayın!...
Ağlamak;bir parça olsun utanmaktır,
bu yüzden ağlayın...
Ağlamak;bir parça olsun utanmaktır.,
bu yüzden ağlayın diyorum ya...
Yüzünden haya perdesi
sıyrılmış dünyacılara bu tavsiye bile fazladır. Her şeyin hesabı görülecek ve sorulacak.
Belki düşman
silahı ile alnında ve göğsünde güller açıp,
cennete uçan şehitler mesut gülümserlerken
bize
vurdum duymazlığımız
ve
duyarsızlığımızın hesabı sorulacak.
Sızlamayan kalplerimiz korkuyla çatlarken,
bu gün yardım etmeyi beceremediğimiz kardeşlerimiz yardımımıza gelmeyecek.
Hani diyecekler,
Müslümanlar birbirlerini tamamlayan bir binanın tuğlaları gibi idiler, bir vücut gibi idiler?
Kenetlenmiş saf idiler? Saf böyle mi olur? Biz birer, birer kara toprağın bağrına düşerken sizler neredeydiniz?
Peşinde koştuğunuz apartmanlar,otomobiller,yalancı şan ve şöhretler yetişip kurtarsın sizi!...
Ağlayın ey dünya Müslümanları!
Kardeşlerinizin bir gün mutlaka bu sözleri söyleyeceklerini düşünüp şimdiden ağlayın...
Ağlamak
bir parça olsun utanmaktır çünkü...
Bu yüzden ağlayın diyorum ya...
Bu gün bir buçuk milyar civarinda
nüfusu ve elliyi aşkın coğrafya da İslam alem-i tam bir güdümlülük sergiliyorsa, oturun da kendi halinize ağlayın...
Çünkü siz perişan ve muhtaçsınız kurtulmaya...
Oturun da halinize ağlayın
ve siz
bu halinizle kimseye bir sey
yapamazsınız.
Oturun da halinize bu yüzden ağlayın diyorum ya...
Ağlamak,
biraz olsun utanmaktır çünkü....
YA RAB ! BİR UTANMA HİSSİ VER, GAİB HAZİNENDEN BİZE!...
AMİN...AMİN...AMİN
Velhamdülillahirabbil Alemin
17 Mart 2008 Pazartesi
♦ İbadet Etmekte Olan Herkese......
İbadet etmekte olan yaşlılara....
Tüm Kadınlara...
Bütün imamlara ve ibadet edenlere...
Bu çağrı hepinize...
Savaş kızışıyor,
Kalbler parçalanıyor,durum çok ağır ve düşmanın vahşice saldırıları dinmek bilmiyor.Dünya çapında tüm kafirler bize karşı dolaplar çeviriyor.Uçaklar en yakıcı bombaları ile bombalıyor,üzerimize top ateşleri yağıyor.Dağlarkar ve buzlarla kaplı.Bu şartlar bize kardeşlerimizin çok çetin bir azapla imtihan geçirirkendüştükleri durumu anlatıyor. Kuranı karimde anlatıldığı üzere:
''Onlar, hem yukarınızdan,hem aşağı tarafınızdan(vadinin üstünden ve altından) üzerinize yürüdükleri zaman,gözler yıldığı,yürekler gırtlağa geldiği ve siz Allah hakkında türlü türlü şeyler düşündüğünüz zaman; İşte orada iman sahibleri imtihandan geçirilmiş ve şiddetli bir sarsıntıya uğramışlardı''(Ahzap:10/11)
Ey islam ümmeti!Aranızda Allaha(c.c) olan ahdine sadık olanlar yok mu? Samimiyetle ve alçak gönüllülükle ellerini kaldırdığı zaman duası kabul edilenler yok mu?Yoksa bizi dualarınızda bile unuttunuz mu?Nerede gece yarılarında ısrarlı kunut dualarınız?Gerçekten böyle muazzam bir ibadet şekline,bu günkü durumumuzdan daha çok hangi durumda ihtiyaç duyacaksınız acaba?
Allahınj Resulu(Sallallahu aleyhi ve sellem) şehit olan 70arkadaşı için kunut duaları etmişti.Bu gün binlerce müslüman kardeşiniz ölürken sizin desteğiniz nerede?
Ne zaman dünyanın herhangi bir yerinde müslümanların başına bir felaket geldiğini duysanız,hemen kunut dualarınızla kardeşiniz için Allaha yakararak,onlara merhamet edip,zafer ihsan eylemesi için dua ediniz.
''(Rasulum) deki, Duanız olmasa, Rabbim size niye değer versinki?''(furkan 77)
''İçinizde oraya (cehenneme) uğramayacak hiçbir kimse yoktur.Bu Rabbin için kesinleşmiş bir hükümdür''(meryem 71)
''Müminler ancak kardeştirler...''(hucurat 10)
''Hep birlikte Allahın ipine sımsıkı sarılın,parçalanmayın''(ali imran 103)
Güzergahı cehennemden gçen bir yolun (mecburi istikamet) yolcuları!...
Allah'ın emniyet ipi ile mümin kardeşler olarak bağlandınız,yüreklerinizi birbirinize bağladınız mı? Yoksa Ferman-ı İlahinin tersine yürekbağlarınız paramparça mı? Tırnağınızdaki acıyıbile saniyenin binde birinde beyninize ulaştıran sinirler, Kafkasyadaki,Filistindeki,Afganistandaki,Iraktaki,Bosandaki ve daha birçok yerdeki feryatları kalbinize ne zaman ulaştıracak acaba?
Şefaatini umduğunuz, kıyamette kanatları altına girmeyi düşlediğiniz Resulü Ekremin(s.a.v.) ''Komşusu açken tok yatan benden değildir'' sözü kulaklarınızda ne zaman yankılanacak?Ne zaman yüreklerinizi,manevi kimliklerinizden ''ümmet'' sıfatının silinme korkusu alacak?
Şunu unutmayalım ki gönül bağları Allahın kardeşlik ipinden kopmuş olanlar cehennem üstündeki sıratta fazla tutunmayacaklardır!!
''Ey iman edenler!Size ne oldu ki 'Allahın yolunda savaşa çıkın' denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz?Dünya hayatını ahirete tercihmi ediyorsunuz?Halbuki dünya metaı(materyali,çıkarı,hasılatı) ahiret(cennet ve cemalullah) in yanında pek az(birkaç kırıntı) dır''(tevbe 38)
''Ey iman edenler!Allahın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsa havarilere: Allaha (giden yolda) benim yardımcılarım kimdir? Demişti. Havariler: Allahın (yolunun) yardımcıları biziz demişlerdi.İsrail oğullarından bir zümre inanmış,bir zümre inkar etmişti.Nihayet biz,inananları düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler''(saf 14)
Asırlar sonra nurlu mübüvvet yolunun müminleri,dört bir yanları emperyalizmin zırhlı orduları kuşatılmış bir halde''Allaha giden yolda bize yardım edenler kimler'' diye haykırıyorlar.''Dağlar seda edip seslendiği halde 1.5 milyarlık islam toplumundan neden sadece fısıltılar geliyor kulağıma?
Yoksa kalpleriniz,yankı yapan taşlarda daha mı duyarsız hale geldi?..
''Bunlardan sonra kalpleriniz yine katılaştı.Artık kalpleriniz taş gibi, yahut daha da katıdır. Çünkü taşlardan öylesi var ki,içinden ırmaklar kaynar. Öyleside vardır ki çatlarda, ondan su fışkırır.Taşlardan bir kısmı da ALLAH KORKUSUYLA yukarıdan aşağı yuvarlanır.Allah yapmakta olduklarınızdan gafil değildir.''
Kalpleri granitleşmeyen toplumlardan ''Nahnü Ensarullah'' (Allahın yardımcıları biziz) aksisedaları ne zaman duyulacak?
Önce kendimi,sonra tüm müminleri,Canlarıyla asrımızda chad misyonu sırtlayan mücahidlere, MALLAR,DUALAR ve KABLER ile bağlanarak, bu KUTSAL CİHADA ortak olmaya çağırıyorum...
Şahid ol ya Rab!..
Ben o ''kutsi nefes'' in, üflediği kamışım
Ses 'O' nun ben imzamı atmışım,atmamışım.*
27.Şubat.Kıyamoğlu Sancaktar
6 Mart 2008 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)